Ana içeriğe atla

GÜZ ÇOK KURAK GEÇİYOR

              Yine bu yıl sıkıntılara gebe...Mevsim akdenizde çok kurak geçiyor.Henüz 4-5 aydır yağmur yağmadı.Yazın kavurucu sıcağı sahilde her türlü bitkiyi yaktı kavurdu...Hal böyle olunca hala 1600 m rakımlı bir yaylada arılar bekliyor...Nektar yok..Polen ancak sebzelerden alıyor...Takviye şurubla şimdiye kadar idare ettik...
                 Resimlerdede görüldüğü gibi yayla...Yüksek hafif ormanlı tarlalar ise güzün etkisinde bozkıra dönüşmüş...Burada arılarım 15 gün kadar daha beklemek zorunda...15 gün kadar daha sahile yağmur yağmasını bekleyeceğiz.Yağmur olmayınca bu yıl püren mevsiminide kaybettik.Arılar pülenin nektarsız boş yalancı çiçeklerine boşuna konacak.Ama yağmur olmazsa püren ormanına arı koymayız...
                   Arıcılık zor meşgale...Para kazanmak zor.Bu yıl bal satışlarıda çok durgun.3 yıldır hala aynı fiyatdan bal satıyoruz...Petrol 3 lü liralardan 5 li fiyatlara geldi.Arıcılığın en büyük temel masraflarından biriside petrol...Arılar için belki ben az yakıtı harcıyorum, ama o bile 2500 lira gibi bir rakama ulaşıyor...70 km mesafeli alanda arıcılık yapmama rağmen nakliye ulaşım ve diğer masraflar eklenince elde sıfır misali arıcılık sevdasıyla sıkıntısıyla baş başa kalıyoruz...
                       Hani derlerya benim sevdam karşılıksız bir dünya gibidir...Bu arıcılıkda böyle olmuyor.Kazanmayınca bütçede maddi açık oluşuyor..Kapatmak hiçde mümkün değil...Eskiyen kovanlar,azalan çıtalar,kış beslemesinde kullanılacak şeker heopsi para...Bunların içinden nasıl çıkarız...Kovan başına yapılan 8 liralık destek...Bir sığıra verilen destek 50 kovana bedel...Onların sıkıntısınıda biz bilmeyiz elbet..
                Kovanlarım 15 yaşında artık imdat sesini çokdan çıkarıyorlar...Eskiyen kapakları patlayan tabanları...Çürüyen ayakları...Her yer bir sıkıntı içinde...En güzeli alet edevatı alıp kovanı kendim yapmalı..yoksa tanesi 60-200 arası fiyatdan 200  kovan almak ayrı bir sermaye istiyor...Geçmişde bu kadar kovanı yaptırırken hiç sıkılmamıştım..Bu gün kara kara düşünüyorum..Değişen bir şeyler var...İşte temel sorun burada...
                Arıcılıkda temel sorun balı pazarlamakda...Tüm üretim faaliyetlerininde sorunu bu...Üreten değil pazarlayan kaymağı yemede...Üretici aç...Perişan..Bir çok ürünün borsası bile yok...Hormon Gübre şeker..glikoz derken kendi ürünlerimizin değerini tüketmedeyiz...Güveni yok edersek nasıl satacağız?Öyle olunca aracı kaymağı yemeye devam diyecek...
İnsanın işi zor...İmtihan dünyasında örümcek ağına dolaşmadan uçmak zorunda olan bir arı misali çabalayıp durmadayız...Çin malı balı tehditleride ensemizde...Ülkede bir kaç üretici firma balı reçel gibi fiyatla satmaya devam etmede...18 liralık bal 5 lira diyerek...5 liraya şekeri kaynatıp kavonoza koyup satmaya kalksan iflas edersin...Nasıl bir pazar bu?Anlayan varsa banada anlatsın...Buna ancak ben Hayati İNAL  çüş derim...(Pardon-Özür dileyerek)

ARICI-07

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NOSEMA VE ARI HASTALIKLARINDA ETKİLİ YÖNTEMLER

Bu yıl sıcak birazda kurak bir sonbahar mevsimi yaşamaktayız.Bunun avantajlarını görmek oldukça güzel.Çünkü;Arılarda yavru çıkarma hızı tüm hızıyla devam ediyor.Arıları iyice sıkıştırarak 4-6 çıta aralığında daralttık.Ayda iki üç kez toz vitamin-sıvı polivit (Çocuk vitamini)  ve antibiyotik  destekli şurub veriyorum. Çünkü;Arılarda nosema ve buna bağlı sindirim sistemi ağırlıklı hastalıklar güz yada erken ilk bahar döneminde kovanın sönmesine yol açar.Arıcı bu hastalığa ''gidip dönmez ''hastalığı adını koymuş.Değerli arıcılar; Bal mevsiminde yada bal hasat edeceğiniz zamanda kimyasal kökenli ve antibiyotik ilaçlar kullanmayınız.Bu tür ürünler,balda kalıntıya yol açar.Sattığınız bal tahlile giripde antibiyotik,yada kimyasal akıntı çıkarsa cezası oldukça ağır olur.15-20.000 gibi cezalara maruz kalabilirsiniz.Ancak,bal mevsiminiz bitmişse arılardan bal hasat etmeyecekseniz,Bu yukarda isimlerini yazdığım ürünlerden 50 kg şeker için 100 gr toz vitamin,2 adet polivit...

ORGANİK VARROA MÜCADELESİ

Arıcılıkta hastalık ve zararlılardan korunmak için; hastalığa dayanıklı ırklar, ekotiplerle çalışılmalı, ana arılar düzenli olarak yenilenmeli,kovanlarda düzenli hastalık ve zararlı kontrolü yapılmalı, erkek arı larvaları denetlenmeli, kovan malzeme ve aletleri dezenfekte edilmeli, yeni petekler kullanılmalı, kovanlarda yeterli besin kaynağı bırakılmalıdır. Koruyucu önlemlere rağmen koloniler hastalanır veya zarar görürse, derhal tedaviye alınmalı ve gerekirse koloniler ayrı alanlarda izole edilmelidir.  Tedaviye alınan organik üretimdeki kolonilere  geçiş süresi uygulanmalıdır. Önleyici tedbir olarak kimyasal bileşimli ilaçlar kullanılmamalıdır. Profilaktik sentetik uygulamalar yapılmamalıdır (yavru çürüklüğüne karşı antibiyotik kullanımı gibi).   Bal arısının en yaygın görülen ve en büyük zararlısı olan Varroa  ile mücadelede organik kökenli;Formik asit, laktik asit, asetik asit, okzalik asit, nane, kekik,  okaliptüs veya kafur kullanılabilir. Günümüzde ...

DEVAM EDİYORUZ...

Değerli dostlar,eskisi kadar çok olmasada, mübelasız sakin arıcılığa devam ediyoruz.Arılarımız sıkıntısız dersek zor... Yabani domuzlar,rahatsız ediyor.Sanki ayılar öğretti,onlara...Değil,iki bacaklı ayılar varya,hastalıklı  mumlu çerçeveleri sağa sola atan,kendisi arıcı olamayan,ama geçinenler...Sağa sola bıraktıkları mumlu çıtaları yemeye alışan domuzlar,Orman içinde çıta kokusunu,arı kokusunu alınca gelip arılıklara zarar veriyorlar.Kovanları deviriyorlar.Kabaklarını burunlarıyla açıyorlar.Arılara zarar veriyorlar.Öyle olunca uyarıcı şeritler çektik.Kovan kapaklarını vidaladık.Şimdilik bir nebze uzaklaştırdık... Bu yıl mevsim çok kurak,sert geçti.Güz yağmurlarını yeni aldık.Ballı,polenli güz bitkileri kışa girerken anca açıyor.Bakalım arılara katkısı,yavru ve bal bakımından olacak mı? Bende beklemedeyim. Artık ağır kovanlardan vaz geçtik.8 çıtalı kovanlarla çalışıyorum.2 yıldır kullanıyorum.Ağaç değil.18 mm kavak kontrasından kendim yaptım.Tabanlarınıda 6 li plastik taban kullan...